ALERJENE ÖZGÜ TEDAVİLER
DESENSİZASYON
Kelime anlamı olarak bir alerjene karşı duyarsızlaştırmadır. En çok ilaç alerjilerinde kullanılır. Alerji gelişen herhangi bir ilaç için farklı bir seçenek bulunamadığında hastanın alerjisi olduğu ilacı da mutlaka kullanması gerekiyorsa desensitizasyon işlemi uygulanarak tedavisi sağlanmaya çalışılır.Bu işlem riskler içerdiğinden oldukça deneyimli doktorlar tarafından gözlem altında yapılmalıdır. İlacın dozu çok düşükten başlanarak belirli zaman dilimi içerisinde giderek artırılır. Tedavide istenilen doza ulaşıldıktan sonra kesintisiz olarak devam edilir.
Desensitizasyon işlemi sıklıkla antibiyotikler, kemoterapötik ilaçlar ve biyolojik ürünler için yapılmaktadır.
Son yıllarda besin alerjilerinde desensitizasyon yöntemi uygulanarak tolerans geliştirme çabaları bulunmaktadır. Az miktarlardan başlanarak giderek artan dozlarda alerjik olunan besinler hastaya verilmektedir. Başarılı bir yöntem olarak uygulanmaya başlanmaktadır. Hastalarda besinlere karşı gelişebilecek alerjik reaksiyon eşiğinde artış sağlanabilmektedir. Bu da özellikle farkında olmadan yenilen gıdalara bağlı alerjik reaksiyonların önlenmesi açısından önemlidir.
Besinlerle yapılan desensitizasyon işleminde ağır reaksiyon geçiren hastalarda sorunlar yaşanabilir. İşleme devam etmek için serum IgE antikorlarını bloke eden anti-IgE verilmesi ile gelişebilecek reaksiyonlar önlenmekte ve desentizasyon işlemine devam edilebilmektedir.
Desentizasyon işlemi halen inek sütü ve yumurta için yapılmaktadır. Gelişmeler ümit vaat etmektedir.
İMMÜNOTERAPİ (AŞI TEDAVİSİ)
Alerjik hastalıklar sıklıkla hayatın erken dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Birçok hastada solunum yolu ile alınan alerjenlere (polen, akarlar, evcil hayvan alerjenlerine, latex vb) ya da arı sokması sonucu venom denilen zehirlere karşı bağışıklık sistemimiz IgE yapısındaki antikorlar üreterek anormal yanıt vermektedir. Alerjenler ile her karşılaşmamızdan sonra vücudumuzda hafif ya da yaşamı tehdit edebilecek reaksiyonlar gelişmektedir. Alerjik rinit, astım ve anafilaksi bu reaksiyonlar sonucu gelişmektedir. Çok eskiden beri bu reaksiyonların önlenmesine yönelik aşı çalışmaları yapılmaktadır. Bu yöntem çeşitli alerjik hastalıklarının tedavisi için 100 yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır. İlk defa 1911 de Robert Noon, saman nezlesi olan bir kişiyi küçük dozlarda ot poleni uygulayarak tedavi ettiğini bildirmiştir. İmmünoterpide amaç periferik tolerans mekanizmalarını kullanarak alerjenlere karşı uzun süreli klinik toleransın sağlanmasıdır. Günümüzde kullandığımız ilaçlar ile bu hastalıkların kontrolü çok iyi sağlanmaktadır. Ancak hem tedavi edici niteliği hem de alerjik hastalıkların seyrini değiştirebilme yeteneği olan tek tedavi yöntemidir. Halen alerjik rinit ve alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarında ve venom (arı) alerjisinin tedavisinde etkili ve güvenli olduğu gösterilmiştir. İmmünoterapi enjeksiyon şeklinde yapılırken günümüzde polen ve akar alerjilerine karşı ağızdan alınan preparatlar kullanıma sunulmuştur.
Alerjen immünoterapisi spesifik alerjen duyarlılığı olan orta ve ağır alerjik rinit hastaları ile hafif orta şiddette astımı olan hastalarla sınırlıdır. Bu hastalarda aşı ile semptomlar ve anti-inflamatuvar ilaç kullanımı azaltılabilmektedir.
Son yıllarda atopik dermatit ve besin alerjisi tedavisinde de immünoterapi etkinliğini gösteren çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. İmmünoterapi uygulamasının özellikle çocuklarda alerjik hastalıkların doğal seyrini değiştirebilmesi ve yeni alerjilerin gelişmesini önleyebilmesi bu tedavi yönteminin en önemli üstünlüklerindendir.
Alerjenler reaksiyon oluşturmayacak şekilde çok az miktardan başlanır ve giderek artırılır. Uzun süren bu süreçte bağışıklık sistemimizde tolerans olarak adlandırdığımız bir takım değişiklikler meydana gelir. İlerleyen süreçte alerjenlere karşı reaksiyon daha az verilmeye başlar ve hastalığın semptomları azalır. Bu süreç her hastada aynı şekilde olmaz. Bazı hastalar daha iyi yanıt verirken, aşı tedavisinden fayda görmeyenlerde olabilir. Bunun için hasta seçimi çok iyi yapılmalıdır. Aşı tedavisi özel bir deneyim gerektirdiği için mutlaka alerji ve immünoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır.
Aşı tedavisine başlarken ilk başlarda küçük dozlarda ve sık aralıklarla yapılır. Doz giderek artırılarak hastanın reaksiyon vermeyeceği en üst düzeye ulaşılır. Bu süreçten sonra idame tedavisine geçilir. İdame döneminde daha seyrek aralıklarla aşı yapılarak önceden planlanan takvim tamamlanır.
Bu tedavi protokolü sabit değildir. Her hastaya ve alerjiye göre değişim gösterir. Bunun kararını alerji ve immünoloji uzmanınız verecektir.
Aşı tedavisine karar verilirken
- Alerjik olduğunuz polen sezonunun süresi ve semptomlarınızın şiddeti.
- Semptomlarınızın ilaçlara ya da çevresel kontrol önlemlerine yanıtı
- Uzun dönem ilaç kullanmaya karşı yaklaşımınız
- Zaman ayırabilecek misiniz? Aşı tedavisi yıllar sürecektir.
- Bazı aşıları sizin karşılamanız gerekebilir.
Bu önerileri göz önünde bulundurmanız vereceğiniz karar açısından önemlidir.
İmmünoterapi (aşı tedavisi) için yaş sınırı var mıdır?
Alerji aşıları 5 yaş ve üstü çocuklarda başlanabilir ve iyi tolere edilebilir. Bazı yeni alerjenlere karşı duyarlılaşmayı ve astım gelişimini önleme potansiyelinin olması da diğer bir önemli etkisi olarak kabul edilmektedir.
Hamilelikte immünoterapi (aşı tedavisi) yapılır mı?
Hamilelik döneminde yeni aşı tedavisine başlanılması önerilmemektedir. Ancak daha önce başlanmış ise tedaviye devam edilebilir. Bu konuda yine de alerji ve immünoloji uzmanı ile birlikte karar verilmesi gerekmektedir.
İmmünoterapinin (aşı tedavisi) etkisi ne zaman başlar?
Hastaya göre değişebilir. Bir kısmı daha başlangıç döneminde fayda gördüklerini söyleyebilir. Ancak idame dozuna çıkıldıktan bir yıl sonraya kadar da uzayabilir. Eğer bu sürede fayda görülmüyorsa tedaviye devam etme konusunda doktorunuzla karar verebilirsiniz.
Bu süreç içerisinde çevresel kontrolü sağlamaya devam edeceğinizi unutmamalısınız. İmmünoterapi süresi hastanın verdiği yanıta göre 3-5 yıl arasında sürebilir.
İmmünoterapiyi (Aşı tedavisini) her hekim yapabilir mi? Riskleri var mıdır?
Aşı tedavisini ancak alerji ve immünoloji uzmanları yapabilir. Maalesef hasta seçimi konusunda ve olumsuz şartlarda yapılan aşı tedavileri ile karşılaşılmaktadır. Bu durum hem hastaya hem de ülke ekonomisine zarar vermektedir. Hastalarımızın bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor.
İmmünoterapi uygulamaları sırasında lokal ve sistemik (anafilaktik) reaksiyonlar görülebilmektedir. Sistemik reaksiyonlar nadirde olsa ciddi hayatı tehdit edecek boyutta olabilir. Bu nedenle İmmünoterapi yapılacak sağlık kuruluşlarının belirli standart donanımlara sahip olması zorunludur. Enjeksiyon immünoterapisinin bu alanda deneyimli alerji ve klinik immünoloji uzmanının gözetiminde, olası sistemik (anafilaktik) reaksiyonlar için gerekli donanımın (eğitimli sağlık personeli, ilaç ve ekipmanlar) bulunduğu şartlarda uygulanması gereklidir. Ülkemizde genel olarak Avrupa ülkelerindeki uygulamalar gibi üretici firmalar tarafından standart dozlarda hazırlanan alerjen ekstreleri kullanılmaktadır. Alerjen immünoterapisi uygulamasında ortaya çıkabilecek hata ve sorunların önlenmesi amacıyla standart belirli prosedürlerin mevcut olması, hekim ve yardımcı sağlık personelinin önceden eğitilmiş ve hazırlıklı olması da bir diğer gerekliliktir.
Aşı yapıldıktan sonra hastalar 30 dakika kadar gözlem altında tutulmalıdır. Reaksiyon gelişmediği zaman önerilerde bulunarak evine gönderilmelidir.
Daha sık olarak enjeksiyon bölgesinde kızarıklık ve şişlik gelişebilir. Bunlar hemen ya da saatler sonrasında ortaya çıkabilir. Lokal pansuman ve medikal tedavi ile düzelir.
Arı sokması ile anafilaksi geçiriyorum. Nasıl tedavi olabilirim?
Arı zehrine (venom) bağlı anafilaksi geçiren hastalar mutlaka immünoterapi (aşı) tedavisine başlamalıdır. Bu hastalarda başarı oranı oldukça yüksektir (>%90). Ancak aşı tedavisi sırasında gelişecek reaksiyonlar daha sık ve ciddi olabilir. Bu nedenle deneyimli alerji ve immünoloji uzmanı tarafından karar verilmeli ve yapılmalıdır. Arı venomu ile immünoterapi sadece enjeksiyon yolu ile yapılmaktadır. Arının cinsinin belirlenmesi ve uygun tanısal testler yapılarak aşıya karar verilir.
Daha da önemlisi bu hastalar yanlarında adrenalin oto-enjektör taşımalıdırlar. Arıların ne zaman sokacağı bilinemez. Bu ilaç sizin hayatınızı kurtarabilir. Nasıl yapılacağı konusunda bilginizi sürekli güncellemeniz gerekmektedir.
Arı sokmalarından korunmak için alacağınız önlemleri gözden geçiriniz.